Haberler

Justice League film incelemesi

Süper kahraman hayranlarının çok iyi bildiği üzere DC sinematik evreni neredeyse her zaman çalkantılı ve karmaşık bir evren olarak karşımıza çıkmıştır. Bu sefer Man of Steel filmiyle izleyicilerini yeni bir sinematik evreniyle tanıştıran DC ekibi başlamış olduğu bu işe Batman v Superman ve Suicide Squad gibi filmlerle devam etti. Açıkcası bahsettiğimiz bu iki filmde seyircilerine istediğini veremeyen DC evreninden tüm izleyiciler olarak umudumuzu kesmiştik ki bir anda karşımıza Wonder Woman çıktı. Yine çok muhteşem olmasa da Warner Bros.‘un ve DC’nin bu filmde de yapmış olduğu bütün hataları görmezden gelerek bağrımıza bastığımız Wonder Woman filmini izleyiciler olarak oldukça sevmiştik. Peki DC evreninin sinema dünyasındaki sonraki hamlesi ne oldu? Hali hazırda uzun bir süredir Justice League filminin geliştirildiğini ve izleyicilerle buluşacağını biliyorduk fakat bu yapıma Wonder Woman eklenince izleyiciler olarak filmden beklentilerimiz doğal olarak artmıştı. Ama DC’nin bizleri uğrattığı hayal kırıklıklarını unutmadan kendimizi sınırlayarak oluşturduğumuz bir beklentiydi bu. Bu yüzden eminim ki benim gibi bir çok sinema sever Justice League filmine beklentilerini düşük tutarak girmiştir.

Justice League nasıl bir film? Olmuş mu?

Justice League filmini incelemeden önce ilk olarak filmdeki oyuncular arasında muhteşem bir uyum olduğunu söylemeen edemeyeceğiz. Zira filme giden izleyicilerin dikkatini ilk olarak bu detay çekiyor. Filmdeki oyuncuların kimyaları o kadar iyi olmuş ki sanki gerçek hayattaki arkadaşlarını beyaz perdeye taşımışlar gibi bir izlenim yaratmış. Sanki izlediğimiz kahramanlar gerçek hayatta kırk yıllık arkadaşlarmış gibi bir ortam hazırlanmış ki bunun olması oldukça güzel ve sevindirici bir detay. Aynı zamanda bunun dışında filmdeki karakterlerin hepsi karşımıza çizgi romanlardan aşina olduğumuz o asil süper kahraman figürü işlenerek karşımıza çıkmış. Haliyle böyle bir figürle izleyicilerin karşısına çıkan süper kahramanlara izleyiciler daha bir kolay ısınıyor. Batman v Superman filminin aksine Batman’de dahil (Bir Christian Bale değil) karakterlerin hepsi ayrı bir sempatik olmuş diyebiliriz. Filmi bu kadar iyi anlattık ama film tabi ki kusursuz değil. Her filmde olduğu gibi Justice League filminde de bazı iyi bazı kötü sahneler mevcut. Fakat size garanti ediyoruz ki filmden çıktığınızda “gayet eğlenceli bir filmdi iyi ki izlemişim” diyeceksiniz. Filmde zaman zaman DC evreninin en iyi karakterlerinin bir araya geldiği sahneleri gördüğünüzde “vay arkadaş neler oluyor” diyeceksiniz. Çünkü aynı The Avengers‘da olduğu gibi bu karakterleri de bir arada görmek biz süper kahraman hayranları için oldukça heyecan verici bir durum. DC ekibinin şu ana kadar girişmiş olduğu en kapsamlı ve iddialı film olan Justice League, içerisinde neredeyse tüm evreni kapsayacak bir şekilde göndermeler yapıyor. Tabi ki bu göndermeleri burada söylememiz doğru olmaz hem biraz spoiler kısmına girer hem de bu göndermeleri filmde sizlerin görmesi daha bir keyifli olur.

Justice League / Adalet Birliği
Justice League / Adalet Birliği

Bildiğiniz üzere Batman V Superman filminde film boyunca “Kriptonlulara ölüm!” şeklinde ortada gezinen Batman, bu filmde bu saçma düşüncesini tamamen bir kenara bırakmış olarak çıkıyor. Hatta bununla da kalmayıp diğer filmin aksine gayet sevecen ve adeta ekibin babasıymış gibi tavırlarla seyircilerin kalbini kazanıyor. Batman v Superman‘de Superman’e büyük bir yanlış yaptığının farkına varmış olan Batman gerçek düşmanı yok edebilmek için diğer kahramanlarla iyi geçinmesi gerektiğini öğrenmiş bir şekilde izleyicilerin karşısına çıkıyor. Yani bunun olması gerekti çünkü sürekli olarak aynı psikolojik temada işlenen Batman teması izleyicileri oldukça sıkmıştı. Ben Affleck’in Batman rolünde başarılı olduğunu söyleyebiliriz (Bir Christian Bale değil) bu sefer diğer filmin aksine Bruce Wayne ve Batman arasındaki dengeyi beyaz ekrana daha güzel bir şekilde yansıtmış bile diyebiliriz. Gelelim DC’nin güzeller güzeli prensesi Gal Gadot’a, yani rolünde aslında hiç de prenses olmayan Wonder Woman’a. Kendisi yine başarılı bir şekilde DC evreninin en güzel kadını olmaya devam ediyor. Hatta Ben Affleck ve Gal Gadot arasındaki başarılı kimya izleyicilerin filmden çok daha fazla zevk almasını sağlıyor. DC evreninin yakışıklı kahramanı Aquaman ise öyle fragmanlarda gösterildiği gibi kas kafa bir karakter olarak karşımıza çıkmıyor ve bazı sahnelerde Atlantis‘in kralına yakışır şekilde etmiş olduğu hareketlerde mevcut. Cyborg‘un filmdeki yerini az çok tahmin ettiğinizden bu kısmı uzatmadan direkt olarak Justice League‘de spotları çalan Flash’ı konuşmak istiyorum. Aynı zamanda The Flash dizisi izleyicisi olarak Ezra Miller‘ın Flash karakterini canlandıracağı duyduğum zaman “neden ki, başka oyuncu mu yoktu?” tepkisini veren insanlar arasında yer alıyordum. Ancak filmi izlediğimde bu düşüncelerim tamamen ortadan kalktı. Ezra Miller filmde Flash’ı o kadar güzel canlandırmış ki ekibi bir arada tutan sevecen birisi haline gelmiş. Bu karakter yadırgama durumunu Sherlock Holmes’te yaşanan Robert Downey Jr ile Benedict Cumberbatch’e benzetebiliriz. Zira Sherlock Holmes filmini izleyen kişiler olarak ilk olarak Robert Downey Jr’nin bu role daha iyi gideceğini düşünürken (ki yine ben o insanlar arasındaydım) Benedict Cumberbatch’i de Sherlock rolünde gördüğümüz zaman bu işi Benedict’in daha iyi yaptığını kabullenmiştik.

Konudan birazcık saptıktan sonra hızlı bir şekilde filmdeki düşmanımız olan Steppenwolf‘dan bahsederek filme tekrar dönelim. DC evrenini iyi tanıyan bir kişinin Darkseid ismini duyduğu an saygı duruşuna geçeceğini neredeyse hepimiz biliyoruz. Bu durumu Marvel evreni ile karşılaştırarak açıklamak gerekirse Marvel evreninde Thanos ne ise Darkseid‘de DC evreni için aynı şeyi ifade eder. Bu filmde bahsetmiş olduğumuz Steppenwolf ise Darkseid‘in amcası ve ordularının komutanı olarak karşımıza çıkıyor. Ordusundaki askerleri yani “Parademons“‘ları ise Batman v Superman filmde Batman’in gördüğü Superman rüyasından rahat bir şekilde hatırlayabilirsiniz. Hani vardı ya, şu kanatlı ve çirkin sivrisinekler. İşte onlardan bahsediyorum. Bu askerlerin dünyaya geliş amacı ise üç adet kozmik kutuyu bir araya getirerek dünyayı tamamen ele geçirmek. Film çıkmadan önce yaptığınız araştırmalardan bildiğiniz üzere Steppenwolf‘un tamamen dijital olarak yaratılan bir süper kötü karakter olması filmin en büyük ve göze çarpan sıkıntılarından birisi diyebiliriz. Çünkü Steppenwolf‘un yer aldığı bazı sahnelerde kullanılan görsel efektler oldukça basit ve aşırıya kaçmış bir şekilde karşımıza çıkıyor. Tabi ki bu durum tüm film için geçerli olan bir durum değil, o yüzden içiniz rahat olsun. Film görsel olarak gerçek anlamıyla bir şölen tadında. Ancak biraz öncede dediğim gibi bazı noktalarda biraz aşırıya kaçınılmış ama bu genel olarak izleme keyfinizi düşürecek kadar değil elbette.

Justice League
Justice League

Son olarak herkesin merakla beklediği bir sorunun cevabı üzerinde konuşmak istiyorum. Zack Synder‘ın filmin son kısımlarına doğru kızının intiharı sebebiyle yapımdan ani bir şekilde çekilmesi ve Avengers filmlerinden yakın bir şekilde tanıdığımız Joss Whedon‘ın filmin başına hızlı bir şekilde geçip bir çok sahneyi tekrardan çekmiş olması, çoğu hayran tarafından filmin bir kimlik sorunu yaşayabileceği yönünde bir düşüncenin oluşmasına neden olmuştu. Yani çoğu hayran şimdi bu DC filmi mi yoksa Marvel filmi mi olacak şeklinde derin düşüncelere kapılmıştı. Filmi izledikten sonra bu endişenin tamamen gereksiz bir endişe olduğunu sizlere gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Çünkü filmin başından sonuna kadar Zack Synder’ın karanlık ve estetik yapısı korunarak hayranların istediği atmosfer filme güzel bir şekilde yansıtılmış. Tabi ki Whedon‘ın da klasik komedi unsurları da filmde kendisine yer bulmuş, çünkü her yönetmen filmde kendisinden biraz iz bırakmak ister. Whedon‘ın filme katmış olduğu komedi unsurları bazı sahnelerde sırıtmış olsa da filmin geneline göre düşünüldüğünde izleyiciler tarafından rahat bir şekilde görmezden gelinebilir.

Sonuç olarak Justice League filmi izleyicilere beklediklerinden çok daha fazlasını veren bir film. DC filmleri için halen bir umut olduğunun canlı kanıtı. Yani çoğu izleyicinin DC’nin geçmişteki hataları yüzünden beklentilerini düşük tutarak gideceği bu filmden gayet tatmin olmuş bir şekilde ayrılacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Filmin gidişatını değiştirecek bazı detaylarında olduğunu söylemek gerek. Fakat diğer incelemelerin aksine tabi ki bu detaylara yer vermek istemiyorum. Çünkü yukarıda da dediğim gibi bu gibi detayları sizlere anlatmak hem spoiler kısmına girer hem de bu detayları filmde görmeniz sizler için çok daha zevkli olur. Unutmadan filmin sonuna eklenmiş olan iki ayrı sahnenin de olduğunu sizlere aktaralım. Gerçi süper kahraman filmlerine aşina olan izleyicilerin bildiği en önemli nokta ise filmin sonunda kesinlikle salondan çıkılmayacağıdır. Çünkü her süper kahraman filminin sonuna eklenmiş olan özel sahneler mutlaka kendine yer bulur.

 

Steam Rehberi

Oyun dünyasındaki yeni gelişmeler, oyunlara yönelik yararlı rehberler Steam Rehberi'nde sizlerle.

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. bir solukta okudum yazınızı aklımda soru işaretleri vardı fakat şimdi gitmeye karar verdim 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu